bir iş

Turkish-English Translation

  1. training for a trade , profession or vocation
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

aleni bir iş
an open affair
başka bir iş
alternative employment
belalı bir iş
a dirty business
bir toplantı gündemindeki başka herhangi bir iş
aob (any other business)
güç bir iş
job
içinde sahtekârlık olan bir iş
fishy business
kısa bir iş
quickie
kolay bir iş
kid's stuff
yapılması istenilen güç bir iş
tall order
yapılması kolay bir iş
child's play
zorlu ve fırsatlarla dolu bir iş
challenge
bir iş , sanat veya meslek eğitimi
training for a trade
bir iş , sanat veya meslek eğitimi
profession or vocation
bir iş açmak
to open a business Verb
bir iş açmak
to open a trade Verb
bir iş almak
to undertake a piece of work Verb
bir iş anlaşmasını başarıya ulaştırmak
to put through a business deal Verb
bir iş anlaşmasını başarıyla gerçekleştirmek
to put across a business deal Verb
bir iş anlaşmasının çekici gelen özelliği
hooker
bir iş aramak
to look for a job Verb
bir iş bağlamak
to initiate a deal Verb
bir iş başarısızlığından belini doğrultmak
to recover after a business failure Verb
bir iş bulmak
to land a job Verb
bir iş bulmak
to find a job Verb
bir iş bulmaya çalışmak
to try to find a job Verb
bir iş bulup çıkarmak
to scent a job Verb
bir iş dalına girmek
to engage in a line of business Verb
bir iş dalında çalışanların kurdukları sendika
craft union
bir iş hakkında tam bilgiye sahip olmak
to know one's way about Verb
bir iş hakkında tam bilgiye sahip olmak
to have a thorough knowledge of sth Verb
bir iş hakkında tam bilgiye sahip olmak
to know one's onions Verb
bir iş için başvurmak
to stand for an office Verb
bir iş için başvurmak
to try for a post Verb
bir iş için başvurmak
to apply for a position Verb
bir iş için biçilmiş kaftan
to be cut out for a job
bir iş için biçilmiş kaftan olmak
to be tailor made for a job Verb
bir iş için bir defaya mahsus tayin olunan vasi
guardian ad hoc
bir iş için bir defaya mahsus tayin olunan vasi
ad hoc guardian
bir iş için bir yere gitmek
to go (run)(on) errands Verb
bir iş için bir yere gitmekte olmak
to be on an errand Verb
bir iş için gerekli vasıflara sahip olmamak
to be badly qualified for a task Verb
bir iş için gitmek
to go on an errand Verb
bir iş için uygun olmamak
to not to be up to a job Verb
bir iş için yaratılmış olmak
to be cut out for a job Verb
bir iş için yeterli deneyim
qualifying experience
bir iş kurmak
to settle a business Verb
bir iş kurmak
to set up a business Verb
bir iş kurmak
to open a trade Verb
bir iş kurmayı düşünmek
to have a job in prospect Verb
bir iş olanağına sıcak bakmak
to keep a business prospect warm Verb
bir iş ortaklığını feshetmek
to dissolve a business partnership Verb
bir iş pazarlığını bağlamak
to close a bargain Verb
bir iş seyahatine katılan kişi
itera n cy
bir iş takip etmek
to ply a trade Verb
bir iş teklif etmek
to offer a job Verb
bir iş üstlenmek
to undertake a piece of work Verb
bir iş uyuşmazlığını müşterek danışma yoluyla çözümlemek
to settle a trade dispute by joint consultation Verb
bir iş yapmadan evinde oturmak
to sit at home Verb
bir iş yapmak
to engage in a trade Verb
bir iş yapmak
to do a job Verb
bir iş yapmak
to follow a trade Verb
bir iş yapmak
to exercise a trade Verb
bir iş yapmak
to carry on a job Verb
bir iş yapmak
to ply a trade Verb
bir iş yapmak
to carry on a business Verb
bir iş yapmak
to carry on a trade Verb
bir iş yapmak
ac a business Verb
bir iş yapmaya devam etme izni
licence license to carry on a trade
bir iş yerindeki sipariş işlem bölümü
order- process department
bir iş yerine ait otomobil parkı
office car park
bir iş yerine kadın personel sağlama
woman
bir iş yönetmek
to preside over a business Verb
bir iş yürütmek
to carry on a business Verb
(bir fabrikayı , vb) yeni bir iş için yeniden donatmak
to rejig Verb
açık artırmada kelepir bir iş yapmak
to pick up a bargain at an auction Verb
aranan vasıflar (örneğin bir iş tanımında)
job specification Noun, Management
belirli bir iş için aşırı nitelikli
overqualified
belirli bir iş yaptırma
stint
belirli bir iş yaptırmak
to stint Verb
belli bir iş dalı
particular branch
belli bir iş için gerekli eğitim
academic qualification
belli bir iş için uğramak
to call on particular business Verb
belli bir iş kolunda ticaret yapmak
to deal in a line Verb
bir dosta iyi bir iş ayarlamak
to manoeuvre manoeuver a friend into a good job Verb
bir dosta iyi maaşlı bir iş bulmasında yardımcı olmak
to be instrumental in finding well paid work for a friend Verb
birinci sınıf bir iş çıkarmak
to do a first class job Verb
birinci sınıf bir iş çıkarmak
to do a first-class job Verb
birine belli bir iş vermek
to set someone a job Verb
birine bir iş ayarlamak
to fix someone up with a job Verb
birine bir iş vermek
to set someone about a task Verb
birine bir iş vermek
to give someone occupation Verb
birine kendisine göre bir iş vermek
to cut out work for sb Verb
birini bir iş için öngörmek
to set someone down for a job Verb
birini bir iş için tavsiye etmek
to recommend someone for a post Verb
birini bir iş için yetiştirmek
to groom someone for a job Verb
birini bir iş yapmaktan alıkoymak
to foreclose someone from doing sth Verb
birinin başına belalı bir iş açmak
to bring something about one's ears Verb
bu iş çok sorumluluk isteyen bir iştir
this job carries a lot of responsibility
çok acele bir iş olmak
to be a matter of great urgency Verb
devletin sahip olduğu bir iş dalını
privatize
dürüst bir iş adamının göstereceği ihtimam
attention of a conscientious businessman
epey spekülatif bir iş girişimi
wildcat scheme
gizli bir iş yapmak
to be playing a deep game Verb
grev nedeniyle bir iş yerinde işi durdurma
stoppage n
güç bir iş başarmak
to tackle a difficult task Verb
her gün iyi bir iş yapmak
to do a good deed everyday Verb
ikinci derecede fakat önemli bir iş yapan kimse
cog
işin içinde bir iş olması
foul play
iyi bir iş ayarlamak
to secure a business Verb
iyi bir iş bulmak
to secure a good appointment Verb
kârlı bir iş bulmuş olmak
to have found a lucrative engagement Verb
kârsız bir iş sonucu zarar etmek
to catch a cold Verb
kendine bir iş bulmak
to push one's way into a job Verb
kendinin bir iş için aday olduğunu belirtmek
to offer someone for a post Verb
kendisine bir iş teklif edildi
he has been approached for the post
kendisine zor bir iş verilmiş
hatched man
memleket dışında bir iş bulmak
to find a situation abroad Verb
olağan bir iş gününde banka veznedarının kasasındaki para
working fund
özel bir iş için oluşturulan ortaklık
particular partnership
özel bir iş için oluşturulan ortaklık
(US) particular partnership
özel bir iş yapmak üzere atanan temsilci
special agent
saptanan bir iş standardıdır
high task
tam günlük bir iş için iki kişinin sorumluluk yüklenmesi
job sharing
tehlikeli bir iş yapmak için fazladan alınan para
danger money
tehlikeli bir iş yapmanın karşılığında alınan para
danger money
tehlikeli bir iş yapmanın karşılığında fazladan alınan para
danger money
tek bir iş için kurulan ortaklık
(US) single-venture partnership
tek bir iş için kurulan ortaklık
single- venture partnership
ticari bir iş yapmak
to carry on a trade on a commercial basis Verb
yan bir iş de öğrenmek
to pick up something along the line Verb
yararlı bir iş yapmak
to exercise a useful trade Verb
yeni bir iş başlatmak
to launch a new business enterprise Verb
yeni bir iş başlatmak
to introduce a business Verb
yeni bir iş üstlenmek
to get on a new task Verb
yerine başka bir iş teklif etmek
to offer another job in substitution Verb
yeteneklerine uygun bir iş aramak
to look for an occupation suited to one's abilities Verb
(özellikle , bir müzisyenin yaptığı bir gecelik iş
gig
aldatarak bir kimseye iş yaptırmak
to inveigle Verb
ast bir memura iş havale etmek
to devolve work on a subordinate Verb
ast bir memuruna iş havale etmek
to devolve work on a subordinate Verb
başlangıcından sonuna kadar bir vadeli iş muamelesi
round turn
belirli bir sürede yapılan iş hacmi
trading
bir dakikalık iş olmak
to be the work of a moment Verb
bir firma ile iş bağlantı sına girmek
to open up a business connection with a firm Verb
bir firma ile iş bağlantısına girişmek
to open up a business connection with a firm Verb
bir firmada iş bulmak
to find employment with a firm Verb
bir genci iş hayatına atmak
to launch a young man into business Verb
bir günde çıkarılan iş
the day's stint
bir hizmetçiye iş akdini feshettiğini bildirmek
to serve a notice upon a servant Verb
bir hizmetçiye iş akdini feshettiğini bildirmek
to serve notice upon a servant Verb
bir insan tarafından bir saatte yapılan iş
man hour
bir kentin iş merkezi
business center of a town
bir kere yapılan iş
short run
bir kimsenin merakla takip ettiği konu veya iş
hobby horse
bir memura iş akdinin feshedildiğini bildirmek
to give notice to an employee Verb
bir memura iş akdininin fesh edildiğini bildirmek
to give notice to an employee Verb
bir memuru yeni iş programına alıştırmak
to schedule an employee for organization Verb
bir menkul kıymetin ya da tüm piyasanın iş hacmi
turnover
bir mesaj veya iş için bir yere gönderilme
errand
bir seyahatin haklı iş nedenlerine dayandığını kanıtlamak
to justify a trip with good business reasons Verb
bir şeyi iş edinmek
to make it one's business Verb
bir şeyi iş saatleri dışında yapmak
to do something out of working hours Verb
bir şeyi iş saatleri dışında yapmak
to do something out of hours Verb
bir tek iş için ödenen ücret
rate for the job
bir tek semtte iş yapan banka
independent bank
bir yıllık iş
year-long employment
eğlendirmek ya da iş yapmak için bir yerden öbürüne gitmek
to go on tour Verb
gece saatlerinde iş yapan bir kuruluş
owl
iş düzeni gereği bir görevin verilmesi
assignment of action
iş gücü arzı ve talebini bir araya getirmek
to bring offers of employment into touch with applications for employment Verb
iş hayatında ticari ya da mali bir rizikoyu göze almak
to adventure Verb
iş için münhal bir yere başvurmak
to apply for a post Verb
iş veya resmi bir şey için ziyaret etmek
to call on Verb
iş yolculuklarında bir bütün olarak hesaplanan bilet ücreti
tour basing fares
pahalı bir başlangıca karşın başarısız biten iş
flash in the pan
vergi muafiyeti olan bir ülkede iş yapan ticari bir kuruluş
offshore
Turkish-English phrases from Zargan's own database